26 Mart 2014 Çarşamba

Şubat'ta Neler Oldu?



Merhabalar,yazmakta  çok çok geciktiğim "Şubat'ta Neler Oldu?" yazım işte karşınızda...
Umarım zevkle okursunuz...


Şahane manzarası, salaş ve rahat oluşu, yiyeceklerin lezzeti her şey o kadar güzel ki ayda bir kez Garipçe Köyü'nde ki Kaşı Kumluk Balık Lokantası'na kahvaltıya gitmeden edemiyoruz. Merak etmeyin bir daha ki gidişim de daha çok fotoğraf çekip bir yazı yazacağım.

Hatırlarsınız Şubat'ta bir iki gün güneşi görmüş, yalancı bahara kanıp sokaklara atmıştık kendimizi..
İşte o günlerden birinde ufak bir kaçamak yapıp Garipçe Köyü'ne kahvaltıya gittik.
Her zamanki gibi her şey lezizdi.








Şubat'ta beni en çok mutlu eden şeylerden biri de aradığım ve uzun zamandır istediğim ürünlere kavuşmak oldu. RT fırçalardan istediklerime sonunda kavuştum. Bir de tabi ki Wake Me Up fondötenin nihayet en açık rengini buldum, yazısı da yarın blogumda olucak.






Elif'i ve Dilek'i Youtube kanalımdaki bir kaç videomdan hatırlarsınız. Hemen her hafta bir gün buluşmaya çalışıyoruz ama bu fotoğraftaki buluşma daha özel oldu.
Elif'in doğumgününü kutladık.
Ona burdan bir kere daha mutlu, sağlıklı, her şeyin gönlünce olacağı bir yıl diliyorum.







Hava soğuk demedim Galata Kulesi'ne gittim. Bu tarz yerleri de Gezelim Görelim köşesinde yazmamı ister misiniz bilemiyorum, lütfen fikirlerinizi benimle paylaşın.
Tabi ki manzara şahaneydi. Herkesin hayatında bir kere gitmesi lazım.
Türklere giriş ücreti 6-7 tl gibi bir şeydi sanırım.





Garipçe'ye kaçamak yaptım derken rejime başladığımdan bahsetmeyi unuttum tabi.
Şubat'ın 1'i itibari ile arada bir kaçamaklar yapsam da yeniden kilo verme rutinime döndüm. Bu defa geçen yaz olduğu gibi hızlı kilo veremiyorum ama bu normal.
Rejimle birlikte ufak ufak yürüyüşe de başladım. Sporsuz olmaz ne de olsa!






Hep yiyip içmedik sanata da önem verdik. Tuğçe'yle birlikte İstanbul Film Festivali kapsamında yayınlanan Haylaz filmini izledik.
Film festivallerini oldum olası çok sevmişimdir nedense. Her sene de bir film bile olsa mutlaka giderim.






Şubat ayı diyince 14 Şubat'tan bahsetmemek olmaz. E bizimde bir erkek arkadaşımız var yani. Çok abartıp çılgın şeyler yapmadık ama gayet şirin bir şekilde kutladık. Böyle günler saçma olsa da hayata küçük mutluluklar katıyor bence.





Uzun zamandır Karaköy'de ki Karabatak isimli mekanın kahveleri şöyle iyi böyle iyi diye duyuyordum ama bir türlü gitmek kısmet olmamıştı.
Nihayet gidebildim. Gerçekten kahveleri başarılı, mekanda sevimli.





Sinemaya gittim. Recep İvedik'in önceki filmlerini izlememiştim ama nedense buna gidesim geldi. Tamam kabul ediyorum çok bel atı ve küfür dolu ama insan gülüyor, deşarj oluyor. 
Her zaman kafa meşgul edecek, düşündürecek filmler izleyemeyebiliyoruz.





Yine evde film izlemek istediğim bir akşam da beş yüzüncü kez Breakfast at Tifanny's izlerken buldum kendimi.





Benim Şubat ayım kısaca böyle geçti. Siz neler yaptınız?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder