11 Mart 2013 Pazartesi

Dizilerim (part I) // Öneri Köşesi

Bu postumda sizlerle en sevdiğim, bir sonraki bölümünü iple çektiğim ve yeni yeni izlemeye başlayıp bunlarda iş var dediğim dizileri paylaşıcam arkadaşlar.

DEXTER:


İlk olarak sezon finalini herkesin ağzını açıkta bırakacak bir sahneyle yapan Dexter'la başlamam gerekiyordu.Miami Metro Polis Departmanı'nda kan sıçrama örnekleri analizcisi olarak çalışan, geceleri seri katile dönüşen Dexter Morgan merkezli bir dizidir.Başrol oyuncumuz Michael C.Hall dizi içinde zaman zaman soğukkanlı cool tavırları, zaman zaman da sempatik halleriyle bir katili bize sevdirdi.Hem ne var canım adam iyileri öldürmüyor ki kötülerle işi gücü.

Dexter Morgan'ı hala tanımayanlar için ahanda kendisi bu abimiz.Kendisi yakışıklı da bence.Dizi de üvey kardeşi Debra'yı canlandıran Jennifer Carpenter'la gerçek hayatta evli olan Michael geçtiğimiz yıl kanser tedavisi görmüştü ve başrol oyuncumuzun kanser olması dizi devam edicek mi yoksa final mi yapacak diye dizi hayranlarını meraklandırmıştı.Fakat sevindirici haber geldi.Dizi devam etti.

2011 yılında ise ikili boşandı.
Ben ikisini çok yakıştırıyordum ama demekki gençler anlaşamamış.Neyse Debra karakterinden bahsetmek gerekirse hayatımda gördüğüm en çok küfür eden kadın olabilir ama bi kadına küfür etmek bu kadar yakışamaz bence.Her cümlesinde mutlaka bir küfür oluyor ve bu kadar zarif ve hoş bir kadına küfür etmek anca bu kadar yakışabilir diyorum ben her seferinde.


Gelelim diziye son 2 sezondur dahil olan Dexter'ın oğlu Harrison Morgan'a.
Allahım o çocuğu benim elime verseler sevmelere doyamam.Çok şeker, çok tatlı.

Son sezon da diziye katılan güzelliğiyle erkeklerimizin başını döndüren (en azından benim erkek arkadaşımın öyle) Chuck dizisinden tanıdığınız Yvonne Strahovski, bu dizide Hannah Mckay rolüyle diziye heyecan kattı.

Dizinin final bölümünde neler olduğunu izlemeyenleri düşünerek anlatmıyorum ama Debra'nın da Dexter'ın da başına büyük dert aldığını söyleyebilirim.Gelecek sezonun son sezon olduğu söyleniyor ama tabiki ne olacağı bilinmez.
Dizinin şuan yayınlanmış 7 sezonu var arkadaşlar izlemek isteyenlere duyrulur.

HOW I MET YOUR MOTHER:



Bazıları yeter artık içimizi kıydı bu dizi falan diyor ama ben severek eğlenerek izliyorum.5 arkadaşın yaşadıkları komik olaylara dayanan dizi, adından da anlaşılacağı gibi dizideki Ted karakterini canlandıran Josh Radnor'ın çocuklarına anneleriyle nasıl tanıştığını anlatması üzerine kurulmuştur.


Sağolsun her sezon 10-15 kere aha bu heralde anaları yok yok bu dedirte dedirte hala karısının yüzünü göstermedi bize.Ted'in üniversiteden arkadaşları yüzyılın en tatlı,en şirin çifti Lilly ve Marshall'dan bahsetmeden geçemiyeceğim.

Dizide Lilly rolünü canlandıran Alyson Hannigan gerçekten çok şeker biri.Sevdiği adam Marshall rolüyle ona eşlik eden Jason Segel 'de onun kadar tatlı bir adam ve mükemmel bir çift olmuşlar.
Gelelim dizinin Robin karakterine.Dizide bir spikeri canlandıran Robin gerçek adıyla Cobie Smulders,Ted'le denediği ilişki tırt çıkınca şuan Barney'le birlikte.Peki Barney kim?
Pek çoğumuz gay olduğunu öğrendiğimizde üzüldük.Neil Patrick Harris'ten bahsediyorum kızlar.Adam dizide hem komik,hem yakışıklı valla Robin en iyisini kaptı.

Dizinin en son 8.sezon 17. bölümü yayınlandı.Fakat bu dizi 20 dakikalık olduğundan çıtır çerez gibi izleniyor.Hemen başlarsanız hızlıca son sezona yetişmeniz mümkün.

GOSSİP GİRL:



Galiba bu blogu geç açtığım için üzülme nedenlerimden en büyüğü de Gossip Girl kıyafetleriyle ilgili yazılar yazamamam.Ama olsun ben yine de dizide ki karakterlerin stillerini en kısa zamanda tek tek ele alıcam.Gelelim diziye, New York'un Yukarı Doğu Yakasında (upper east side) yaşayan bir grup zengin gencin liseden üniversiteye kadar olan hayatını anlatıyor.Geçtiğimiz ay final bölümünü yayınlayıp güzelim diziyi bitirdiler ama hala kalbimde.Zamanın da çok severek izlediğim içinde bu postta yer vermeden geçemedim.

Dizinin kadrosuna girenin çıkanın haddi hesabı yok baya fazla isim var ama elimden geldiğimce tanıtmaya çalışıcam.
İlk olarak tabiki moda ikonumuz Serena Van Der Woodsen'la başlıyalım.Role hayat veren hanımkızımız Blake Lively.Kendisini ne kadar güzel ne kadar taş bulduğumu belirtmeme gerek yok sanırım.Rolü gereği arada zengin züppe arada merhametli tatlı kız olan Serena en yakın arkadaşı Blair'la da bi küs bir barışıktı dizi boyu.

Leighton Meester'ın canlandırdığı Blair Waldorf ünlü bir modacının kızı ve entrikacı,laf ebesi ama çokta tatlı bir kız ve umutsuzca Chuck'la olan enteresan ilişkilerinin nihai bir sona ermesini umuyor.


Peki Chuck kim?
Ed Westwick tarafından mükemmel bir oyunculuk performansıyla canlandırılan Chuck Bass normalde erkek beğeni kriterlerimden hiç birine uymamasına rağmen ağzım açık bakakaldığım biri.Sanırım bunun nedeni her daim güçlü ve kendinden emin bir karakter olması.Bu arada Ed Westwick'in bir rock grubunun solisti olduğunu biliyor muydunuz?Şahsen ben duyunca çok şaşırdım.

Gelelim dizinin ezik, çulsuz adamı Dan Humphrey'e.Dan'e can veren abimiz Penn Badgley yakışıklıca biri olmasına rağmen ilk sezonlarda canlandırdığı ezik karakterin son sezonda zengin olmak için binbir entrikaya bulaşması sonucu bana itici gelmeye başladı bilemiyorum siz ne düşünürsünüz.

Dan'in kardeşi Jenny Humphrey'i hepimizin naptı lan bu kız kendine dediği Taylor Momsen canlandırıyor.İlk sezonlarda fazlaca normal haliyle göreceğiniz Jenny sonra diziden çıkıyor.O da yine upper east side kızlarının arasına girecem onlardan olacam diye yırtındı hep.


Dizinin şeker,romantik,cool çocuğu yine zenginlerden Nate Archibald bir Serena'yle Blair'i aldattı sonra bi ara kendinde çok büyük bir kadınla beraber oldu ne bok yediği belli olmayan bir karakter.Kendisini Chace Crawford canlandırıyor.

Son olarak bu dizide Dan'in babası ve Serena'nın anasını tanıtıp diğer dizime geçicem zira çok oyalandık bunda.Rufus Humphrey ve Lily Van Der Woodsen (gerçi soyadı zart zurt değişiyo kadının ama).Rufus'u canlandıran Matthew Settle 40'lı yaşlarda oldukça yakışıklı bir abimiz.Lily'i ise canlandıran Kelly Rutherford.Valla dizideki genç kızlardan bile güzel giyiniyor.Aynı bizim Nebahat Çehre yaaa.

Bu dizinin de sonuna geldik.Final bölümü çok güzeldi.Yine izlemeyenler için zorla susuyorum.Gossip Girl 8 sezonluk bir dizi ama eminim başladıktan sonra duramayacaksınız.

THE VAMPİRE DİARİES:



 Hikayenin baş kahramanı Elena Gilbert, karanlık geçmişlere sahip Stefan Salvatore ve Damon Salvatore arasında yaşanan aşk üçgeni esas konu ama vampirler doğaüstü olaylar cadılar kurt adamlar dizide kol geziyor.Ben normalde böyle doğaüstü olayların yaşandığı dizileri pek sevmem, izlemem ama Stefan ve Damon'a karşı koyamadım.

Elena karakterini Nina Dobrev canlandırıyor.Hoş güzel bi kardeşimiz ben dizideki mıy mıy hallerinden ötürü kendisini çok sevemesemde seveni bol.


Dizinin ilk sezonlarında Stefan yani Paul Wesley ile birlikteydi.

 Elena daha sonraları benim daha çok beğendiğim hatta hastası olduğum Damon yani Ian Somerhalder ile birlikte olmaya başladı ama işler bununla da bitmedi Elena'nın Damon'a aşık olmasının altında başka nedenler olduğu ortaya çıktı.


Dizinin şuan 4.sezon 14.bölümü yayında, henüz çok ilerlemiş değil yani hemen başlayın derim.

Bu izlediğim dizilerin ilk kısmı en kısa zamanda ikinci kısımıda yazıcam.
Sevgiyle kalın...
not:Sizinde izlediğiniz ya da önerebileceğiniz diziler varsa aşağına yorumlara yazın lütfen..









2 yorum:

  1. Arrow, the walking dead, supernatural, teen wolf gerilim dizilerini seviyosan ilk bölümden itibaren bagımlılık yapacaktır bunlar sahsen bana oyle oldu cok sevıyorum ya

    YanıtlaSil
  2. Bu ara the walking dead'e başlıycam sanırım:)

    YanıtlaSil