20 Şubat 2013 Çarşamba

Jennifer Lawrence'ı Tanıyalım


Bu haftaki ünlüleri tanıma köşem için Jennifer Lawrence'ı seçtim.Bir çoğunuzun bildiği üzere kendisi özellikle son zamanlarda Hollywood'un gözde isimlerinden.



Tam Adı:  Jennifer Shrader Lawrence

Doğum Tarihi: 15 Ağustos 1990

Doğum Yeri: Kentucky, ABD

Peki kariyerine nasıl başladı?
Atmden para çekerken mi keşfedildi yoksa otobüs durağında mı diye merak edenlerinize söyliyim kız kendi kendini keşfetmiş arkadaşlar.
14 yaşında oyuncu olmaya karar vermiş ve ailesiyle beraber yetenek avcısına başvurmuş bu vesileyle de oyunculuğa başlamış.He sanmayınki zönk diye kızı büyük yapımlarda oynatmışlar.En başta tv serilerinde rol almış.Daha sonra yıl olmuş 2008 bizim kız The Burning Plain'de Charlize Theron ve Kim Basinger'la oynamış.

Filmi izlemedim ama kendisini beğenmiş olacaklar ki Venedik Film Festival'inde bu rolüyle en iyi gelişmekte olan aktris ödülünü almış.
Daha sonra başrol oynadığı Debra Granik'in yönettiği Winter's Bone isimli film Sundance Film Festivalinde en iyi film ödülünü almış. Jennifer Lawrence bu rolüyle 25 Ocak 2011'de Akademi Ödüller'ne En iyi Aktrist dalında aday olmuş.

The Beaver filminde Mel Gibson ve Jodie Foster ile birlikte oynamış.Maaşallah ben de bu kızı fos sanıyodum,beraber oynamadığı insan kalmamış.
2011'de Lawrence X-Men First Class filminde şekil değiştiren karakter Mystique rolünde oynamış.Valla ne yalan söyliyim ben bu filmde tanıdım bu kızı daha önce adını bile duymamıştım.Bu filmde daha önceki Mystique karakterini oynayan Rebecca Romijn'in gençlik halini oynamış.
Oynadığı karakterde bu yeminle gece rüyamda göresem korkudan altıma işerim.Bütün vücudu makyajla bu hale getirilen Jennifer bir röpörtajında; "Makyaj ekibiyle gizli saklımız kalmadı.Her sabah çırılçıplak önlerinde duruyordum ve dört kadının elleri beş saat boyunca vücudumda dolaşıyordu. Çok tuhaftı!" demiş.İşi zormuş valla gerçi o parayı alsam bende beş saat kendimi elletirdim ne var.

Bu arada yine röpörtajından okuduğuma göre kendisi hiç bir oyunculuk eğitimi almamış tamamen içgüdüleriyle oynadığını söylemiş.
Neyse bu filmden sonra 2012 yılında herkesin bildiği seri kitapların ilk filmi olan Hunger Games filminde Katniss Everdeen rolüyle beyazperde de gördük onu.
Filmi izleyenler bilir kızcağınız elinden ok düşmedi ee tabi anasının karnından okla doğmadığı için bir çok oyuncu gibi Jennifer Lawrence'ta bu konuda eğitim almış.Elle dergisi de gitmiş kıza ders veren hocasıyla konuşmuş ve Lawrence nasıl bir öğrenciydi diye sormuş, (hayır anlamıyorum adam orda bok gibiydi duvara anlatsam daha kolay anlardı mı diyecekti neysee) " Jennifer, çok hızlı öğreniyordu, ayrıca iyi bir dinleyiciydi de. Espritüel bir kişiliği var ve onunla her gün çalışmak çok kolaydı. Oyunculuğu, sanki yıllardır bu işi yapıyormuşçasına iyi" demiş.

Birazda gelelim bu kızın nereler gittiğine kimle beraber olduğuna ne giyip ne taktığına dimi ama.Şuan Nicholas Hoult'la beraber, ikiliyi sürekli önemli günlerde,törenlerde bilmemnelerde el ele kol kola görebiliyoruz.


Ama onlar daha çok sokaklarda gençliklerinin tadını çıkarmayı seviyorlar.İkisi de o kadar rahat ki sanki ünlü değiller bizim karşı komşunun kızıyla yavuklusu.

Aslında bir çok ünlü genç çiftten daha aktif daha sosyaller.Birlikte sörf yapıyorlar,dalıyorlar,konserlerde hop hop zıp zıp coşuyorlar,basket oynuyorlar.Hiç öyle "lan ben şöyle kasıntı bi yere gidip şarabımı yudumliyim ne işim var benim topla sörfle" demiyorlar.Kız gördüğünüz gibi günlük hayatında gayet sıradan, salaş,rahat ama bir o kadar da cool giyiniyor bence.Uzun elbise yada etekler,sandaletler,kısa penye elbiseler falan var galiba dolabında.Saçını da öylece bi çevirip topuz yapıp çıkıyor.Genelde yüzünde makyaj bile olmuyor sokaktayken.
Kızda o tasarımcının olmazsa giymem,ay Prada çantam Rolex saatime uydu mu falan filan dertleri yok.Ne bulsa onu giyip çıkıyor sanki.Ya da bilmiyorum üstündekiler çok pahalı markaların kıyafetleri de olabilir ama kız o kadar sıradan duruyor ki (bunu iyi anlamda söyledim) süslenip,püslenip taksime çıkan bizim türk kızlarımızdan daha az ünlü gibi.
Şimdi bir de törenlerde,gecelerde cartta curtta da bu kadar sade ve şık bir o kadar da cool olabilmiş mi ona bakalım.
Önce Golden Globe 2013'te giydiği bu narçiçeğimsi kıyafeti seçtim kendisiyle ilgili çok bir şey söylemiycem çünkü yorumumu ahanda buraya yazmıştım.O yazıda bu elbiseyi çok beğenmediği söylemiştim ama daha sonra seçtiği bundan daha da beter elbiseler olduğunu görünce o yazıda ki yorumumu silmeyi bile düşündüm o derece.
2011 yılının Oscar töreninde bu kırmızı Calvin Klein elbiseyi seçmiş.Oscar için fazla seksi buldum ben elbiseyi ama kızın vücudu da yüzü de o kadar güzel ki törene uygun bulmasam da o saçlarına biraz daha özen göstermesi gerektiğini düşünsem de bir şey diyemiycem.

İşte şimdi beğenmediğim kısma geldik.2011 yılında Film Independent Spirit Awards'da giymiş bu kıyafeti.Elbise değil iki parça bir Dolce&Gabbana tasarımı olan bu kıyafeti ben gerçekten hiç mi hiç beğenmedim.Fazla günlük,fazla sıradan sanki plaja çıkıyormuş gibi o bilekliği saçları falan.
Bir beğendiğim bir beğenmediğim elbise seçmiş gibi oldum ama özellikle yaptığım bir şey değil.Bu kıyafeti beğendim.Londra'da Nozomi Restauranttan çıkarken çekilmiş bir fotoğraf.Elbisesi Stella McCartney, ayakkabıları da Jimmy Choo.Ben çok beğendim saçını,makyajını,elbisesini,ayakkabılarını.Biraz yaşı olduğundan büyük durmuş ama artık mahallenin her şeye muhalefet yaşlı teyzeleri gibi de en ufak bişeye laf etmiycem.
Sanırım bütün kıyafetleri içinde en beğenmediğim,üstüne kusasım geldiği kıyafeti bu.Bu ne hal Jennifer?
Hem de ilk ödül törenlerinden falan değil bu görüntü daha bu ayın 2'sinde katıldığı Santa Barbara Film Festivali'nden.İçinde memelerinin yok olduğu tulumu Stella McCartney ayakkabıları ise Casadei.Allahım saçlara bak bari bi fön çektireydin.neyse bunu hiç görmemiş gibi devam etmek istiyorum.

Yukarıda gördüğünüz siyah gereksiz dercede fazla pullu, payetli, simli, işli,abuk yırtmaçlı elbiseyi ise 9 0cakta yapılan People's Choice Awards'ta giymiş.Valentino Couture bu elbise sanki görümcesinin kınasına giden 40 yaşında kadın kıyafeti gibi değil mi ya?Yani en azından bence 22 yaşında bi kız için çok fazla.O saçma tül detayı,sanki elbisedeki gümüş pullar yetmemiş gibi ayakkabının platformunda da gümüş pullar var falan yok yani ben yoruldum bakarken.
9 gün önce yapılan 2013 EE British Academy Film Awards'da giydiği bu Dior Haute Couture tuvaleti sevdim.Taşlarını bile sevdim yani üstte o kadar felaket elbiseler gördük ki buna şükür diyorum.Yalnız söylemeden geçemiycem elbisenin göğüs kısmı o kadar aşağıdan başlıyoki kızda acayip bi boş alan var boyunla göğüs arasında o bi garip durmuş sanki tahtaya kafa tutturmuşlar gibi.Siyah tonlarda yapılan göz makyajı da çok hoş olmuş bence.
Tatlıııım kumaşın hayırlı olsun çok para verdin mi ona?Keşke o kumaşı top halinde alıp bi modacıya götüreydin de bişeyler dikseydi böyle sarınıp gelmeyeydin.Neyse Christian Dior Haute Couture bir tuvalet giymiş 27 Ocak'ta katıldığı Screen Actors Guild Awards'da.Saçları da artık içim kıyıldı bu yandan çarklı topuzlar,bi tarafa saç atmalar falan çok kötü ya ben hiç beğenmedim.Yani koskoca Dior elbiseye bok attık farkındayım ama napıyim yani hiç hoşuma gitmedi.

Neyse anlayacağınız üzere tuvalet konusunda bi başarılı bir değil, şaşırtmayı seviyor kız.Normalde erkek arkadaşım kendisini çok beğendiğinden ben bu kızı sevmiyodum, gıcık oluyodum ama itiraf edicem baya baya büyük aktörlerle aktrislerle güzel güzel filmlerde oynamış.Baya baya ödülleri varmış falan.Demekki başarılı bir kardeşimiz.

Eveet elimden geldiğince Jennifer Lawrence'ı tanıtmaya çalıştım umarım başarılı olabilmişimdir.
Beni okumaya devam edin..












4 yorum:

  1. Ayyyy bayıldımmm :) çok güzel yorumluyorsun yaa videolarda da yapabilirsen çok çok iyi olur moda yorumlarını :D Seni çok sevdim.

    YanıtlaSil
  2. çok teşekkür ederim Meriççim videolarda da yapmaya çalışırım:)

    YanıtlaSil
  3. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  4. Yorumlarınız çok güzel, helal olsun...

    YanıtlaSil